Müzeler
Anasayfa > Müzeler > Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi

 

Oyun ve Oyuncağın Kısa Tarihi

Oyuncakların tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu söylenebilir. İnsanoğlu varoluşundan itibaren oyuncak üretmiş ve bunları kullanmıştır. İnsanların bu tür nesnelere neden ihtiyaç duyduğunu müze bilimci Antony BURTON “ Oyuncakların en büyük çekiciliği, dünyayı bize minyatür halinde göstermeleridir” sözleriyle açıklıyor. Eski Mısır, Yunan ve Roma çevrelerindeki kazılarda bulunan oyuncakların çoğu bu çağlarda çocukların hangi oyunları oynadığını göstermesi açısından önemli birer belge niteliği taşımaktadırlar.

Arkeolojik kazılarda, Sümerlere ait, M.Ö. 2600 yıllarından kalma, insan ve hayvan şeklinde nesneler bulunmuştur. Hindistan’da ise M.Ö. 2500 yıllarına ait, tekerlekli hayvan figürlerine ulaşılmıştır. Oyuncak kavramından bahseden en eski kayıt ise, tahta ve terrakottadan yapılmış yoyoları anlatan, M.Ö. 500 yıllarına ait bir Antik Yunan belgesidir. Bununla birlikte yoyo çok daha önce Çin'de ortaya çıkmıştır ve yine Çin'de M.Ö. 1000 yıllarında, günümüzde dahi oldukça popüler olan uçurtmalarla oynandığı bilinmektedir. 

M.Ö. 2. yüzyılda Mısır'da topaç ve misket biliniyordu. Yine aynı dönemlere ait Firavun mezarlarında oyuncak bebekler bulunmuştur. Eski Yunan, Roma ve Çin'de de kilden yapılıp fırınlanmış, hareketli kol ve bacaklara sahip bebekler yapıldığı bilinmektedir. Seri olarak üretilen ilk tahta bebekler ise 1700'lerin Almanya’sına aittir. Osmanlı döneminde ise 18. yy’da Eyüp'te, hayvan bağırsağından yapılmış balonlar, tahta topaçlar, çemberler, tefler, toprak düdükler satıldığı bilinmektedir. Tarihi Eyüp Oyuncakları adı altında el yapımı bu oyuncaklar sınırlı sayıda ustalar tarafından yapılmaya devam etmektedir.

19. yy sonlarında oyuncak fabrikaları kurulmuştur. Teknolojinin gelişimine bağlı olarak teneke yapımı oyuncaklar piyasada yer almaya başlar. 1950’lerden sonra artık pilli oyuncaklar, çocukların olduğu her eve girmiştir. 20. yy sonlarına doğru teneke yapımı oyuncakların zararlı olduğu düşüncesi ile günümüzde onların yerini organik oyuncaklar almaya başlamıştır. 

Oyuncak Müzeleri

Dünya genelinde bugün yaklaşık 380 oyuncak müzesinin bulunduğu düşünülmektedir. Bu müzeler arasında önemli bir yere sahip olan ve Almanya’da yer alan Nürnberg Oyuncak Müzesi, 1971 yılında kapılarını ziyarete açmıştır. Müze koleksiyonları arasında 17. yy’dan kalma bebek evleri, metal oyuncaklar ve el yapımı çeşitli oyuncaklar yer almaktadır. Birçok oyuncak müzesine sahip İngiltere’de ise Londra Oyuncak ve Model Müzesi ile Pollock Oyuncak Müzesi önemli örnekler arasındadır. Bunların yanısıra Fransa Poissy Oyuncak Müzesi, İsveç Stockholm Oyuncak Müzesi, İtalya Milano Oyuncak Müzesi, Japonya Oyuncak Müzesi ve Washington Bebek Evi ve Oyuncak Müzesi dünyanın önemli oyuncak müzeleri arasında yer alır.

Türkiye’de oyuncak müzelerinin geçmişi 1990 yılına dayanır. Prof. Dr. Bekir ONUR tarafından Türkiye’nin ilk oyuncak müzesi Ankara Üniversitesi Oyuncak Müzesi kurulmuştur. 2004 yılında İzmir’in Bademler köyünde Arkeolog Musa BARAN tarafından kurulan Çocuk Oyunları ve Oyuncakları Müzesi, 2005 yılında şair ve yazar Sunay AKIN tarafından kurulan İstanbul Oyuncak Müzesi, 2010 yılında Konak Belediyesi tarafından kurulan Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi, 2011 yılında Antalya’da kurulan Antalya Oyuncak Müzesi ve son olarak 2013 yılında Gaziantep’te kurulan Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi ile birlikte Türkiye’de toplam 6 adet oyuncak müzesi bulunmaktadır. 

Konak Belediyesi Oyun ve Oyuncak Müzesi’nin Tarihçesi

Konak Belediyesi’nin butik müzecilik anlayışının ilk örneği olan İzmir Konak Belediyesi Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi’nin temelleri 2004 yılında  dünyaca ünlü seramik sanatçımız Ümran Baradan tarafından atılmıştır. Sanatçı dünyanın çeşitli ülkelerinden edindiği oyuncaklar ve düzenlediği yarışmalarda derece kazanan yetenekli çocukların yaptığı eserler ile bir koleksiyon oluşturmuştur. 17 Ocak 2010 tarihinde ise Sunay Akın’ın konsept danışmanlığında, var olan koleksiyon zenginleştirilerek Konak Belediyesi tarafından devralınmıştır. 

Müze Koleksiyonu

Alt katın sergileme alanları ve üst katın etkinlik salonu olarak düzenlendiği müzemizde binden fazla eser yer almaktadır.

Müzemizde 1800’lü yıllardan kalma oyuncakların yanı sıra, Ümran Baradan’ın dünyanın çeşitli ülkelerinden edindiği oyuncakların olduğu özel koleksiyonu içerisinde yer alan eserlerin dışında ; İlk gerçek saçlı bebek”, Mickey Mouse’un ilham kaynağı olan “Micky fare”, sinemanın atası olan “Laterna Magica”  ve bunlar gibi daha birçok ilklerden olan bebek evleri, arabalar, peluş oyuncaklar, masal kahramanları gibi oyuncaklar sergilenmektedir. 

Gerçek saçlı bebekler

1920’li ve 1930’lu yıllarda Batı ülkelerindeki yoksul aileler geçimlerini sağlamak için kendi kızlarının saçlarını oyuncak üreticilerine satıyorlardı. Vitrindeki 1930 A.B.D. yapımı bebek saçları, gerçek kadın saçı olan porselen bebeklerin bir örneğidir.

Bebek evleri

Günümüzde en zor bulunan oyuncak çeşitlerinden bir tanesi olan bebek evleri, içerdikleri birbirinden farklı figürler nedeniyle bunlarla oynayan çocukların düşlerini zenginleştiren, yaratıcılıklarını geliştiren ve onlara paylaşımcılığı öğreten bir özellik taşırlar.

Bebek evlerinin ilk ortaya çıkışı 16. yüzyıla dayanır. Almanya’da ve Hollanda’da varlıklı ailelerin evlerini süsleyen bu minyatür evler, önceleri oyuncak olarak tasarlanmamışlardır. Bunlar dekoratif amaçlı olup, o dönemin malikânelerindeki yaşam biçimlerini sergilemektedirler. Bu dönemlerde üretilen bebek evleri, içerdikleri aksesuarlar çok küçük ve çocukların oynamaları sakıncalı görüldüğü için camekânlı dolaplar içinde sergilenmekteydi. Sonraki yıllarda çocukların oynamaları için üretilmeye başlamıştır.

Lehman oyuncakları

Dünya oyuncak tarihinde Lehmann olarak bilinen ve en gözde antika oyuncaklar arasında yer alan teneke figürler,  Ernst Paul Lehmann  tarafından 1881 yılında Brandenbug, Almanya’da kurulan fabrikada üretilmeye başlamıştır. Bir düş gezgini olarak ünlenen Paul Lehmann, tasarladığı oyuncaklara toplumların sosyal,ekonomik ve kültürel yapılarını  yansıtmıştır. Lehmann oyuncaklarının ünlü logosu , teneke oyuncak preslemesinde kullanılan metal bir aletin içinde ,  Ernst Paul  Lehmann’ın baş harflerini içeren bir figürdür. 

Nuhun gemisi

İngiltere ‘de Viktorya döneminde aile büyükleri çocukların pazar günleri, dini nedenlerle Nuh’un gemisi dışında kalan oyuncaklarla oynamalarının günah olduğuna inanmaktaydılar. 

Müze’de Eğitim ve Etkinlikler

Müzemizde yıl boyunca çocuklar ile Karagöz-Hacivat tasvir atölyesi ve gösterimi düzenlenmektedir.  Aynı zamanda yaş gruplarına göre planlanan müze eğitim etkinlikleri de uygulanmaktadır.

Yıl içerisinde gerçekleştirilen müze eğitimi ve etkinlikler için web sitemizi takip edebilirsiniz.

Ödüllerimiz

Mahalli İdareler Araştırma ve Geliştirme Derneği’nin 2010 yılında düzenlediği “Üretken Belediye Proje Yarışması’nda; Sosyo- Ekonomik ve Kültürel Projeler dalında, Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi ile birincilik ödülüne layık görüldük.

Avrupa Müze Akademisi’nin (EMA- European Museum Academy) her yıl düzenlediği “Çocuk Müzeleri” yarışması kapsamında 2014 yılında finale kalan başarılı müzelerden biri seçildik.  

Uluslararası Projeler

27 Ekim 2011 ve 27 Kasım 2012 tarihleri arasında AB Türkiye Kültürlerarası Diyalog Kültür ve Sanat & Müzeler Hibe Programı projeleri kapsamında Polonya’daki KİELCE müzesi ile ortaklaşa gerçekleştirilen “Tarihin Tanıkları OYUNCAKLAR” projesi  ile Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye arasında karşılıklı kültürel önyargıların bertaraf edilmesine yardımcı olmak, karşılıklı anlayış ve diyaloğun gelişmesine kolaylık sağlamak, oyuncak müzeleri arasındaki diyaloğu geliştirip sürdürülebilir ortaklık oluşmasını sağlamak hedeflenmiştir. Bu çalışma kapsamında KİELCE oyuncak müzesi ile müzemiz arasında kardeş müze anlaşması yapıldı. 

 

“Müzeler, bir ulusun kimliği olma misyonunu taşımasının yanı sıra aynı zamanda uygarlıkları bize bırakan insanların zevklerinin, sevdalarının, düşüncelerinin, inançlarının, davranışlarının, yaşam tarzlarının korunduğu ve bu mirasın geleceğe taşındığı mekanlardır. Geleceği görebilmek için geçmişi bilmek, bir başka deyişle yarınları sadece bugünün değil, geçmişin üzerine de inşa etmek gerekir ki, bu da tarihi yaşatan ve unutturmayan müzelerle sağlanabilir.”

M. Kemal ATATÜRK